Bağırsaklarımız ne kadar mutluysa biz de o kadar mutluyuz.
Bağırsakları ikinci beyin olarak tanımlayan uzmanlar, serotonin hormonunun yüzde 95’inin bağırsaklarda, yüzde 5’inin ise beyinde sentezlendiğini belirtiyor. Duygusal bağımızın ve duygu durumumuzun bağırsak floramızla ilgili olduğunu ifade eden Gastroenteroloji Uzmanı Prof. söz konusu. Bağırsak florasının sağlığının nöropsikiyatrik hastalıklarla da temas halinde olduğuna değinen Atamer, çok yönlü beslenmenin önemine dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, bağırsak florasının genel sağlık üzerindeki etkisini değerlendirdi ve korunması için önerilerde bulundu.
Bağırsaklarda hücrelerden on kat daha fazla mikroorganizma bulunur
Aytaç Atamer, bağırsaklardaki mikroorganizmalara bağırsak florası veya mikrobiyota dendiğini belirterek, “Bağırsaklarda yüz trilyona yakın mikroorganizma var. Bu sayı, insan hücrelerinin sayısından on kat daha fazladır. Bağırsak florasının yaklaşık yüzde 98’i bakterilerden oluşur. Burada yaklaşık beş yüz ila bin bakteri türünün varlığından bahsedebiliriz. Bağırsaktaki bakterilerin yüzde 98’i faydalıdır ve yediğimiz besinlerdeki protein, karbonhidrat ve yağların onları oluşturan yapı taşlarına dönüşmesinde önemli rol oynarlar.
Antibiyotikler bağırsak florasını bozabilir
Aytaç Atamer, öncelikle kullanılan antibiyotiklere bağlı olarak bağırsak florasının bozulabileceğini belirterek, “Bunun dışında bağırsak enfeksiyonları, seyahat gibi değişen durumlar, gıda hassasiyeti, çölyak gibi kronik durumlar nedeniyle flora bozulabilir. hastalığı, diyabet ve otoimmün ve nöropsikiyatrik hastalıklar gibi bazı hastalıklar. Floradaki yararlı ve zararlı bakteri oranının değişmesi ve bağırsaktaki mikroorganizma çeşitliliğinin azalması nedeniyle flora bozulur. söz konusu.
Floranın bozulması ile bulaşıcı hastalıklar artabilir.
“Bağırsak florasının bozulması sonucunda organizmamızın ilk savunma mekanizması olan bağırsaklar bozulur, özellikle enfeksiyonlara karşı direnç azalır ve bulaşıcı hastalıklar yaygınlaşır.” Atamer, alerjik durumların da artabileceğini sözlerine ekledi. Atamer, “Özellikle yenidoğan döneminde anne sütü ile beslenen bebeklerde daha iyi ve güçlü bir bağışıklık sistemi oluştuğu için alerjik reaksiyonlar ve enfeksiyonlar daha az görülür. Bu durum floranın önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca bağırsak florası bozuklukları, otoimmün hastalıklar ve nöropsikiyatrik hastalıklar gibi birçok hastalığın oluşumuna yol açmaktadır. terimleri kullandı.
Psikolojik faktörler dolaylı olarak florayı bozabilir
Psikolojik faktörlerin bağırsak florasını doğrudan etkilemediğini vurgulayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof.
Aşırı kusmayla seyreden hastalıklar gibi durumlarda floranın değişebileceğini ifade eden Atamer, “Bazı insanlar depresyona girdiklerinde çok fazla yemek yerler ya da karbonhidrat ve tatlılar tüketirler ve bu gibi durumlarda flora bozulabilir. Kendilerini şişman gören ve sanan kişiler kendilerini kusturarak bulimia dediğimiz hastalığa neden olurlar ve bu tür hastalıklar floranın bozulmasına neden olur. söz konusu.
Bağırsak sağlığı için probiyotik içeren besinler tüketilmeli
Aytaç Atamer, özellikle bağırsak sağlığı için karbonhidrat seçimi yapılırken kompleks karbonhidratların tercih edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Karbonhidrat içeren besinler yerine lif içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Şekeri hayatımızdan olabildiğince çıkarmak, bol sebze ve meyve tüketmek gerekiyor. Çünkü sebze ve meyveler, bakterilerin çoğalması için gerekli olan ve prebiyotik dediğimiz lif içerir. söz konusu.
Atamer, lif içeriği yüksek besinlerin yeterince tüketilmemesi durumunda flora dengesizliğinin ortaya çıkacağını belirterek, “Probiyotik içeren besinler başta olmak üzere ev yapımı yoğurt, peynir, kefir, lahana turşusu, salatalık turşusu ve ayran, geleneksel besinlerimizi tüketmemizde fayda var. . Bu nedenle daha az karbonhidrat içeren lifli besinler, bol sebze ve meyve tüketmek gerekir. Bunun dışında doktor kontrolünde probiyotik alınması da mümkündür. Ayrıca florayı da düzeltiyorlar.” bir teklifte bulundu.
Bağırsak florası zayıfsa bağışıklık da zayıflar.
Bağırsak sağlığının vücudun genel sağlığı için son derece değerli olduğunun altını çizen Prof. lupus. Güçlü floraya sahip kişiler enfeksiyonlara karşı daha dirençli olduğu için enfeksiyonların oluşması engellenmiş olur.” söz konusu.
“İç organlarımız ne kadar mutluysa biz de o kadar mutluyuz”
Bağırsak florasının sağlığının nöropsikiyatrik hastalıklarla da temas halinde olduğunu belirten Atamer, “Depresyon, anksiyete ve psikoz gibi durumlarda floranın bozulduğu görülüyor. Bunlar, güçlü florası olan kişilerde daha az yaygındır. Çünkü bağırsaklarla beyin arasında iki yönlü bir iletişim vardır.” söz konusu.
Bağırsakları ikinci beyin olarak tanımladıklarını ifade eden Atamer, “Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin hormonu bağırsaklarda yüzde 95, beyinde yüzde 5 oranında sentezleniyor. Bu nedenle, duygusal iletişimimiz ve duygusal durumumuz bağırsak floramızla bağlantılıdır. Bitki örtüsümüz ne kadar iyiyse, bağırsaklarımız ne kadar mutlu ve huzurluysa biz de o kadar mutlu ve huzurluyuz. Bağırsak, mutlu ve huzurlu olmak için son derece önemlidir. Bu nedenle bağırsak florası bozulmadan doktora gidilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Çok yönlü beslenme tercih edilmeli
Aytaç Atamer, depresyon, anksiyete, şizofreni ve otizm gibi hastalıklarda bağırsak mikrobiyotasının bozulduğunu belirterek, tüm bu hastalıkların nedeni olarak bağırsak florasını suçlamanın mümkün olmadığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu konuda çok önemli çalışmalar yapılıyor ve bu hastalıklar nedeniyle floranın bozulduğu görülüyor. Bu nedenle bu hastalıklardan korunmak, gelişimlerini engellemek ve direnç kazanmak için tek yönlü beslenme yerine çok yönlü beslenmemiz gerekmektedir. Fast food, kola gibi asitli içeceklerden uzak durmak, sigara tüketimini azaltmak, hijyen koşullarına dikkat etmek gerekiyor.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı